14 Mart 2010 Pazar

SÜPER LİG YAYINLARI

yayıncı kuruluş erman toroğlu nu sezon ortası göndererek yayın politikasının değişeceğini gösterdi. şansal büyüka nın açıklamaları programları artık profesyonellere yani yapım şirketlerine yaptıracaklarını belirtmişti. bir başka yenilik de yayınların çift spiker daha doğrusu çift yorumcu-spikerlere nakledilmesi oldu. bu durumdan yönetimin derhal vazgeçmesini diliyorum. madem spikerleriniz yorumculuğuna bu kadar güveniyordunuz neden daha önce maçla ilgili bir tek kelime yorum yapmalarına izin vermediniz? bir de bazıları gerçekten futboldan bir şey anlamıyor ayrıca anında yorum yapma zorunluluğu hissedip ilginç şeyler söylüyorlar. bir lafım da yönetmene, özellikle dünkü maçta olan biten pek çok şeyi göremedik, oyuncular birbirini yiyor, ilginç bir şekilde deivid in yüzü saniyelerce ekranda kaldı. yayıncı kuruluş yapacağı yatırıma ek olarak bir yönetmen ve de şöyle üç dört tane iyi spiker almalı.

OLMAYACAĞI BELLİYDİ


sezon başındaki seri herkesi aldattı ama o zamandan belliydi. hesapta olmayan sakatlıklar sonrası takımın bütünüyle fizik olarak çökmesi. herkes nerde o sene başındaki cristian diyor? adamın kapasitesi belli. temposuz bir oyuncu maldonado nun biraz uzun boylusu, biraz da topla daha iyi. onun dışında koşan, basan, pres yapan, topu alıp gidebilen bir oyuncu falan değil. dörtlü savunmanın önüne çakılı oynayan bir oyuncu olduğu bile bile alınmış. adam tatilsiz oynuyor, buna rağmen daum onu geldiğinden nerdeyse her maç dinlendirmeden oynattı. zaten kapasitesi sınırlı bir oyuncu fizik olarak da düşünce dayanılmaz hale geldi. santos aynı şekilde tatilsiz üstüne bir de konfedarasyon kupası artı sezon başı bol seyahatli milli maçlar oynadı. daum onu da dinlendirmedi o da sakatlıklar sonrası fizik olarak çöktü. güiza malum, sürekli bir topuk sakatlığı, bakalım dünya kupasında duyacak mıyız bu sakatlığı. gökhan gönül haftalardır sakat sakat oynuyor. bence daum herşeyden maksimum dakika koşabilecek oyuncuları oynatmalı. bu işin fizik kondisyon durumu.

gelelim mental boyutlara... takımda öyle oyuncularınız var ki takım cezalıyken gelip, stadyumda maçı izleyeceğine taksim e akıyor. teknik direktör olsam böyle bir durumla karşılaşacağıma çok farklı bir kaç mağlubiyeti tercih ederdim. mesela güiza 11 de olmadığını öğrenince ısınmaya çıkmıyor. semih le yaşananlar ortada. daum da ilginç bir ifade var 2 haftadır. oturmuş kalmış durumda. sanki kontrolün kaybolduğunun farkında, basın toplantısında çıkıp iddialı bir şeyler de diyemiyor çünkü takımına güvenmiyor.

teknik taktik açıdan konuşursak... artık savunma önüne 10-15 metrekarede oynayan ön libero kullanan takım kalmadı avrupa da. artık genel tanımlı orta saha oyuncuları var. iki yönlü oynayabilen. daum un cristian tercihi bu noktada verim vermedi. eldeki selçuk ve deniz den yada gönderilen maldonado dan pek bir artısı yok. ayrıca alex tipi 10 numarayla oynayan da kalmadı. fenerbahçe nin artık bu 4-4-1-1 den vazgeçmesi lazımdır. elinde emre, topuz, özer gibi orta saha oyuncuları varken, keita tipi kanat oyuncuları alarak 4-3-3 ü denemesi daha mantıklı görünüyor.

işin bir de yönetim tarafı var... başkan 3 yıl garanti verdi, daha 1.yıldan olay bitecek. başkan napacak? daum u göndersene tazminat malum. transfer yapsa isabetli olmuyor. gerçekten işi zor. ben bu işi beceremedim deyip gitmek de olmaz. bakalım neler olacak?