24 Şubat 2012 Cuma

NBA'DEKİ VATANDAŞLARIMIZ

nba'de sezon yarıya yaklaştı. bu yıl tempo inanılmaz, takvim çok yoğun.

bizim oyuncularımız da bu tempodan haliyle etkileniyorlar, istikrarsız performanslar gösterebiliyorlar.

hidayet'le başlarsak;
lokavt ona ilaç geldi. milli maçlar sonrası lig hemen başlasaydı, hiç dinlenememiş olacaktı. lokavt süresince hiçbir takıma oynamayarak kendine dinlenme fırsatı tanıdı. sezona beklentilerin üzerinde girdi, bir ara sakatlık yaşadı, dönüşte formsuz bir dönem geçirdi, yani orlanda'yle beraber bir ara sendeledi. ama şimdi toparladı gibi görünüyor.

mehmet okur; uzun sakatlık dönemleri sonrası hidayet'in tersine lokavt süresince oynaması bence gerekliydi, o da öyle yaptı. utah'a göre çok zayıf olan mew jersey'de ilk beş başlıyordu. çok iyi rakamlara ulaşmasa da fena değildi. fakat onu da sakatlıklar olumsuz etkiledi. hala dönemedi, önümüzdeki hafta döneceği konuşuluyor, dönüşteki performansı en büyük merakım.

semih erden'e gelince; koçunun onun hakkında pek iyi şeyler düşündüğünü sanmıyorum. ender iyi oynadığı mçların ardından bile pek süre vermedi. varejao'nun yokluğunu daha iyi kullanmalı.

ömer aşık ise belli bir seviye tutturmuş görünüyor. daha fazla süre alıp, daha iyi istatistikler tutturmalı fakat, oyuna girince az çok sahaya ne koyacağı belli. chicago gibi bir takımın önemli bir parçası. kontrat sezonunda, ona daha çok süre ve sorumluluk vermek isteyen bir takım aklını çelebilir.

enes ise oynamadan geçirdiği iki sezonu düşününce gayet bir performans ortaya koyuyor. ancak 3. sıradan seçilmiş bir oyuncu olarak daha çok süre alsa; çok daha iyi rakamlar ortaya koyacağı ve de rakamların dışında takıma çok daha fazla katkı yapacağı açık. ancak önünde çok sağlam bir uzun var.

son günlerde tartışmasız en etkili oyuncumuz ersan. sezon ilerledikçe performansını artırdı. ilk beşe yerleşti. o da kontrat sezonunda ve de sezon başındaki görüntüsüyle avrupa'ya dönecek gibi duran ersan şimdi nba takımlarının radarlarına girmiş durumda. sezon sonuna kadar belli bir standartta giderse iyi bir kontrat kapabilir.

toparlayacak olursak, oyuncularımız fena gitmiyor. mutlaka daha iyi olabilirlerdi. en üst ligde 6 tane oyuncumuz var. beko basketbol ligindeki oyuncularımız ile iyi bir karışım yapıldığı takdırde milli takımın çok iyi yerlere gelmemesi için herhangi bir neden yok.

MİRSAD HIRSI

makina gibi işleyen takımınız yoksa, günlük performanslar ve şans öne çıkar. dünkü maç öncesinde fenerbahçe ülker'in makina gibi işlemeyeceğini herkes biliyordu. o zaman lazım olan hücumda yıldız oyuncuların sorumluluk alarak ekstra bireysel performans sergilemeleri, savunmada ise takım halinde fazladan mücadele etmekti. ve son olarak da tabii ki de şans. dün bu üçü birleşince fenerbahçe ülker ancak kazan'ı 7 sayıyla istanbul'da yenebiliyorsa vay halimize. ancak fenerbahçe ülker bu kadar kötü sezon geçirirken; son maçta iddiasız milano'yu yenerse çok çok büyük ihtimal gruptan çıkacak. avrupa'daki kulüplerin halini siz düşünün. demek ki paralar doğru düzgün harcansa her yıl en az son 8'e kalınabilir. efes'in yıllar önce üst üste yaptığı da buydu zaten. neyse maça dönersek; ömer onan'ın olmadığı maçta takımın asi ruhu mirsad'dan başkası olamazdı. inanılmaz bir hırsla takımı ve seyirciyi ateşledi. aslında belli düzenler içerisinde oynayan bir takımda yaşı 36'ya gelmiş bir mirsad'dan çok bir beklenti olmaz ama dedik ya fenerbahçe ülker'in şu konumunda; mirsad en değerli oyuncu konumunda. bu kadar kötü bir sezonu en kötü ihtimalle son sekize kalarak bitirmek sevindirici olacaktır, fakat eldeki potansiyeli buraların çok daha üstü olduğunu görmek ve bilmek gerekir.